Yakın zamanda yayınlanan “Global Energy Perspective 2018” raporu dünyamızın enerji alanında yaşanan darboğazdan kurtulabilmesine yönelik ümitleri de beraberinde getirdi. Küresel enerji sektörüne yönelik araştırma ve analiz çalışmaları ile bilinen ‘McKinsey Enegy Insights’ şirketinin 145 ülkeden, 28 sektörde ve 55 farklı enerji türünde yapmış olduğu projeksiyon çalışmaları neticesinde hazırladığı rapor 2030 yılına kadar satılan her beş otomobilden birinin elektrikli olacağını öngörüyor. Buna göre elektrikli araçların pazardaki payı 2020’de yüzde 3 den, 2030’da yüzde 20’ye yükselecek ki bu durum özellikle doğaya vermiş olduğu zararları ile bilinen fosil yakıt tüketiminin düşürülebilmesi adına ümit verici olarak görülüyor.
Öte yandan, 2050 yılına kadar fosil yakıtlar olan petrol ve kömürden sağlanan elektrik üretiminde küçülme (toplamda % 2,4) öngörülürken, yenilenebilir enerji kaynakları olarak görülen hidrolik (hidroelektrik), rüzgâr ve güneş enerjisinden sağlanan elektrik üretiminde ise çok ciddi oranda (toplamda % 19,5) büyüme öngörülüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerji üretiminden beklenen bu büyümenin yatırımları bu alana kaydıracağından şüphe duyulmazken, bu yatırımların ise küresel enerji üretimine % 80 oranında bir kapasite artışı sağlayacağı ve yaptıkları yatırımlarla bu alandaki en büyük katkının ise Çin ve Hindistan’dan geleceği tahmin ediliyor.
Tüm bunlara rağmen yükselen nüfus ve artan enerji tüketimi ile birlikte karbon emisyon oranlarında 2030’dan 2050’ye kadar bizi ümitlendirecek bir değişim de beklenmiyor. Bu noktada OECD ülkelerinin yaptığı enerji verimliliği artışlarının diğer ülkelerin enerji talebini karşılamak için artan fosil yakıt tüketimi tarafından absorbe edildiği görülüyor. Buna göre önümüzdeki on yıl boyunca kömür ve yirmi yıl boyunca da petrol talebi daha da artarak talep piyasasında zirvedeki yerlerini korumaya devam ederken, doğal gaz talebi ise nispeten daha az bir şekilde büyümeye devam edecek. Rapora göre bunun bir yansıması olarak karbon emisyon değerleri küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması hedefinden çok uzakta kalmaya devam edecek gibi duruyor.
Yapılan projeksiyonlara göre yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımındaki büyüme yaşadığımız gezegen adına bizi gelecek adına ümitlendirirken, aynı ümidi karbon emisyon oranlarındaki perspektifte görememek dünyamızı bu konuda ilave stratejiler ve önlemler almaya itecek gibi gözüküyor.