Bir araştırmaya göre, iklim değişikliğinin erkek ve dişi sayılarına farklı şekilde etki edebileceğini belirtiyor. Kimi hayvan topluluklarında, cinsiyetler arasındaki bir dengesizlik çoğalmayı engelleyebilir ki bu nüfus düşüşüne hatta türlerin nesillerinin tükenmesine sebep olabilir. İklim şartlarında yaşanan değişiklikler, hayvanların cinsiyet durum ve oranlarına farklı noktalarda etki edebilmekte ve dolayısıyla karmaşık ve çözülmesi gereken bir sorun ortaya çıkmaktadır.
Artan sıcaklıklar, sıcaklığa dayalı cinsiyet belirleyen hayvanlar için felaket anlamına gelebiliyor. Bu, bir hayvanın cinsiyetinin, embriyo veya larva döneminde gelişirken maruz kaldığı sıcaklık tarafından belirlendiği süreçtir. Deniz kaplumbağalarının bıraktıkları yumurtalardaki yavrular, toprağın ya da kumun sıcaklığına göre cinsiyet alırlar. Kum aşırı sıcaksa bu durum yumurtaların hemen hemen tümünden dişi yavrular çıkmasına yol açar. Yumurtaların gömüldüğü yer soğuksa durum tam tersi bir hal alabilir.
İklim şartlarında yaşanan bu gibi değişimler, sadece kaplumbağalarda değil, diğer canlı türlerinde de cinsiyet oranları bakımından istenmeyen sonuçlar yaşanmasına yol açabiliyor. Birçok balık türü ve sürüngenlerde sıcaklığa bağlı olarak cinsiyet oranlarında değişiklik yaşandığı biliniyor.
Memeliler, “Y” kromozomlu hayvanların erkek olarak doğdukları bir “XX/XY” cinsiyet belirleme sistemine sahipken, bazı balıklar, amfibiler ve kuşlar, “W” kromozomuyla doğanların dişi olduğu bir “ZZ/ZW” cinsiyet belirleme sistemine sahipler.
Birçok hayvan için yüksek sıcaklıklara maruz kalmak, genetik olarak dişi olan embriyoların, bir erkeğin fiziksel özellikleriyle doğmasına yol açıyor. Bu süreç “erkeksileşme” olarak bilinir ve yüksek sıcaklıkların, erkek hormonlarının etkinliğini arttırdığı için meydana geldiği düşünülmektedir.