Hava kirliliği, çarpık kentleşme, düzensiz sanayileşme gibi durumlar iklim değişikliklerine ve bu da ekosistemin bozulmasına neden olur. Mesela bir kuş türünün azalması, onun beslendiği zararlı böceklerin artmasına neden olur. Bu zararlı böcekler de tarım ürünlerine zarar vererek bir bitkinin yetişmesine engel olur. Bu sistem, bir zincir halindedir. Ekolojik dengenin bozulması demek, bu sistemin tamamen ortadan kalkmış olması demektir. Sürdürülebilirlik kavramı ile ilgili olarak da amacın bu düzeni korumak olduğu ifade edilebilir. Sürekli olarak tüketen değil de üreten ve doğayı koruyan tutumlar içerisinde olmak, doğanın imkanlarının azalmadan devam etmesini sağlar. Bunun için de doğal kaynakların korunması gerekiyor. Çünkü doğal kaynaklar, yenilenmediği zaman üretim otomatik olarak gerçekleşmiyor.
Ekosistemin bozulmasını engellemek için yapay bir ekosistemin meydana gelip gelemeyeceği ile ilgili soru işaretleri ve yapay yaşam alanlarının oluşturulması ile ilgili çalışmalar şu anda bilim dünyasının önemli gündem maddelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Tropikal yaşam alanlarının korunması, okyanusların kirletilmemesi ve bitki türlerinin korumaya alınması gibi unsurlar, devam edebilir bir doğal yaşam için olmazsa olmaz noktalar arasında yer alıyor.
Ekosistemde sürdürülebilirlik konusunun bir sorun haline gelmesindeki en önemli etken insandır. Bilinçsizce ormanların yok edilmesi, sanayi atıklarıyla atmosfere ve suya zararlı maddelerin salınması ve toprağın hatalı işlenmesi gibi konular nedeniyle insanlar, ekosistemin sorunsuz bir şekilde ilerlemesini engelliyor. Bunlar arasında nüfus artışı da çok önemli bir yere sahip. Dünya genelinde nüfusun artması demek aynı zamanda yeni yaşam alanlarının imara ve şehirleşmeye açılması demek oluyor. Bu da canlı türlerinin yok olmasına ve biyo çeşitliliğin engellenmesine neden oluyor. Ekosistemin sürdürülebilirliğinin araştırılması ile ilgili yapılan bilimsel verilere göre, şu anda alınması gereken kararlardan en önemlisi yenilenebilir enerjiye geçmek. Doğayı kirletmek yerine doğadan alınan ürünlerle, onu korumak için rüzgar, su ve güneş enerjisinden yararlanmak gerekiyor. Çünkü dünyanın doğal ürünlerine en çok zarar veren unsurlardan biri de enerji üretimi.
Elektrik üretimi için kurulan enerji santrallerinin nükleer yapıda olması, kömür, doğalgaz gibi atıkların değerlendirilmesi, dünyanın doğal yapısına çok büyük zarar veriyor. Doğal ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak bu aşamada son derece önemlidir. Bir ekosistemin onarılması yüzlerce yılı alabilir. Ekosistemde sürdürülebilirlik için en azından elde olan imkanları yok etmemek gerekiyor. Restorasyon ekolojisi olarak adlandırılan terime göre toksik maddeler depolanabilir. Bunun için de bitkilerden yararlanılabilir. Böylece metal kirliliği olan toprak ve su atıklardan arındırılabilir.