Türkiye Cumhuriyeti, 2005 yılından beri rüzgar enerjisinin kapasitesini artırmayı ve bu alanda teşviklerde bulunmayı planlıyor. Dolayısıyla rüzgar enerjisine yönelmek isteyen kuruluşlara büyük destekler sunuyor. Bugün bir santral açabilmek için, öncelikle bölgenin buna uygun olduğunun kanıtlanması gerekmekte. Ayrıca firmanın bu alanda üretim sağlayabilecek yeterlilikte olduğunu ispat etmesi gerekiyor. Santralin kurulacağı bölgenin güç yoğunluğunun 0.6 MW/km2’den yüksek olması son derece önemli. Bu özelliğe sahip olmayan bölgelerde başvurulan projeler, diğer kriterlere bakmadan reddediliyor.
Ayrıca santralin kurulacağı sahanın herhangi lisanslı bir saha ile çakışmaması da son derece önemli. Ölçüm istasyonlarının ise mutlaka santral olması için müracaat edilen sahanın içinde yer alması gerekiyor.
Türkiye’de rüzgar enerjisine sahip olan firmaların sayısı son 3 yılda ciddi bir artış gösterdi. Bugün enerji kuruluşları, belediyeler, sanayi firmaları ve üniversiteler de dâhil olmak üzere 171 kuruluşun kendine ait rüzgar türbinleri ve santralleri bulunuyor.
Rüzgar enerjisi genellikle Balıkesir, İzmir, Tekirdağ, Kırklareli gibi bölgelerde ve İstanbul’un Avrupa yakasında rüzgar alan yerlerde üretiliyor. Rüzgar türbinleriyle üretilen elektrik enerjisi şimdilik şebeke elektriği üretmek için değil, tarım ve sanayi faaliyetleri için kullanılıyor.
Sürdürülebilir mimarinin yaygınlaşması ve otonom elektrik üretiminin artması rüzgar enerjisinin değer kazanmasını ve gündelik enerji üretiminin rüzgar türbinleriyle karşılanmasını sağlayacaktır. EPDK’nın 2018 yılının sonuna kadar 3000 MW ölçüsünde rüzgâr santralinin lisansını kabul edeceği konuşulmakta. Özellikle İzmir’deki Karaburun ve Urla bölgeleri rüzgar enerjisinin geleceği için umut vaadediyor.
İlk rüzgar türbini denetiminin de Urla’da başladığı bilinmekte. Ayrıca Türkiye’deki rüzgar enerjisi potansiyeli Alman firmaları tarafından da keşfedildi ve bu firmalar geçtiğimiz günlerde ihalelere katılmak için talepte bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin enerji hedeflerinden biri rüzgar enerjisini 2023 yılına kadar üç katına çıkararak, o tarihe kadar 30000 MW enerji üreten santrallerin açılmasını teşvik etmek. Hidroelektrik santrallerinin verimsizliğini ve termik, nükleer santrallerin tehlikelerini düşününce rüzgar enerjisinin iyi bir alternatif oluşturduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki yıllarda rüzgar enerjisi lisansı alan firmalar büyük bir artış gösterecek. Firmaların listesine EPDK’nın ve Enerji Bakanlığı’nın resmi web sitelerinden ulaşmak mümkün.