Sürdürülebilirlik, bugünün kaynaklarını tüketirken gelecek nesillerin kaynaklarına zarar vermeden kalkınmak olarak tanımlanabilir. Ortaya konulan bu tanımın ardından dünya genelindeki bütün ülkelere çağrı yapılmış ve insanlığın ortak sorunu olan bu konuya ortak bir çözüm bulma yolu seçilmiştir.
1992 yılında Brezilya’nın Rio kentinde toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı sürdürülebilirlik konusunda bu kez daha net ve somut adımlar atmak için kolları sıvadı. Gündem 21 başlığı ile kamuoyuna aktarılan kararlara 178 ülkenin başkanı veya temsilcileri imza attılar. Bu imza ile sürdürülebilir insani gelişme ve kalkınma konusunda taahhüt vermiş oldular.
Daha sonraları ortaya konulan bütün ilkelere de öncelikli olarak bu 178 ülke dahil olmuştur. Bugün dünya çapında Kyoto Protokolü’ne imza atan ülke sayısı 189dur. Verilen taahhütlerden sonra bütün ülkeler kendi yasalarını ve işleyişlerini bu konuda düzenleme yoluna gitmişlerdir.
Sürdürülebilirlik projesi hazırlayan şirketler ortaya koydukları bu yeniliği çok da eski olmayan bir zamanda bünyelerine dahil etmişlerdir. Ülkelerin taahhüt ettiği ilkeleri şirketlerden bağımsız şekilde gerçekleştiremeyeceği gerçeği gün yüzüne çıkınca özellikle çok uluslu şirketler öncü olarak sürdürülebilirlik konusunda adım atmışlardır.
2002 yılının Ocak ayında dünyanın en büyük şirketlerinden 16 tanesi Birleşmiş Milletler öncülüğünde sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı kalarak iş planı oluşturma sözü vermiştir. Verilen bu söz şirketlerin Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne tabi olacaklarına dair bir taahhüt olarak yorumlanabilir.
Dünyanın önde gelen petrol devlerinden olan BP bu ilkeler ışığında 90’lı yıllarda ortaya konulan verilerdeki emisyon oranını % 10 düşürmeyi taahhüt etmiş ve 2000- 2007 yılları arasında bunu yerine getirmiştir. Ayrıca alternatif enerji konusunda tesisleşme çalışmalarını tamamlamış ve karbon salınımı konusunda çok büyük atılımlar sağlamıştır. Hızlı tüketim sektöründe dünyanın en büyük şirketlerinden olan Unilever de 2000 ile 2007 yılları arasında kükürt dioksit salınımını % 93, karbon salınımını % 43, enerji tüketimini de %2 oranında azaltmış ve yıllık su tüketimi konusunda da % 53 lük bir düşüş sergilemiştir. Sürdürülebilirlik projesi hazırlamak isteyen şirketlerin global piyasadaki aktörlerin ortaya koyduğu performansları iyi analiz etmesi ve kendi stratejilerini de bu yönde geliştirmesi gerekir.