Kimyasal Bal Arılarına Zarar Veriyor

Monsanto ilk kez 1996 yılında biyoteknoloji yardımı ile ürettiği genetiği değiştirilmiş ürün olan soya ve pamuğunu ardından mısır ile kanola’yı dünyaya tanıttı. Genetiği değiştirilmiş ürünlerden dolayı, tarım kimyasalları, öt öldürücüler ve ilaçlarının kullanımı söylenenin aksine azalmamış aksine daha çok artmıştır. Toprağın içeriği, yer üstü ve yer altı suları, hava, insanlar, hayvan türleri ve böcekler, tarım kimyasallarının etkilerle yavaş yavaş zehirleniyor. Bağımsız birçok kurum ve üniversite, GDO’lu ürünlerin verdiği zararın canlılar üzerinde ölümcül risk taşıdığını tespit etti.

1944 senesinde Monsanto ürettiği hepimizin bildiği günümüzde kullanımı yasaklanmış olan DDT için “İnsanlar ve hayvanlar için çok güvenilir” sloganı ile reklam yapıyordu. Sıtma hastalığını engellemek için üretilen ilaç, 1972 senesinde çevreye sağlığa verdiği zararlardan dolayı yasaklanana kadar tüm dünyada tarım sektöründe böcek öldürücü olarak kullanıldı.

Tarım ilaçlarının ve ot öldürücülerin bal arılarına verdiği zararlar ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde, kullanılan birçok ot öldürücü kimyasalın arılarının sindirim sisteminde yaşayan bakterilere ve bağışıklık sistemlerine zarar verdiğini, bal arıların bu etkiler nedeni ile öldürücü enfeksiyonlara karşı güçsüz kaldığını ortaya koydu.

Monsanto’nun ürettiği Glifosat isimli ot öldürücü kimyasal, sadece bakteriler ve bitkilerde bulunan enzimleri hedef almakta ama yeni yapılan araştırmalar bal arılarının bağışık sistemini güçlendiren mikrobiyomun’un da etkilendiğini belirtiyor.
Teksas Üniversitesi’nin yürüttüğü araştırmalarda, genç işçi arılar glifosat etkisinde bırakılınca yaygın bakterileri kaynaklı hastalıklar nedeni ile daha sık öldüğünü gözlemleniyor. Çin’de yayınlanan başka bir araştırmada ise glifosat etkisinde kalan larvalar gelişimlerini normalden daha uzun bir sürede tamamlıyor ve ölüm oranları daha çok artıyor. Glifosat’ın zararlı etkisi bal arılarının yaşamlarında önemli yeri olan yabani çiçeklerin yok olmasına sebep olarak, arılara büyük zarar gördüğünü savunuluyor.