Küresel gıda üretiminin üçte birine tekabül eden gıda israfı, sınırlı olan dünya kaynaklarının daha sorumlu bir şekilde kullanılabileceğinin en büyük örneği. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde bir yıl içinde 214 milyar liralık gıda israfının yapıldığı, günlük bazda yaklaşık 5 milyon ekmeğin çöpe atıldığının tespit edildiği belirtilmektedir.
Sanayileşme ve teknoloji çağı ile birlikte hızla gelişen ve değişen dünyada, çeşitliliğin ve alternatif seçeneklerin çoğalması nedeniyle, bilinçsiz tüketimin artmasına paralel olarak, gıda israfındaki artış, devasa boyutlara ulaşmış durumdadır. Bununla birlikte aynı dünyayı ve hatta aynı mahalleyi birlikte paylaştığımız bir kısım insanların açlık sınırının çok altında yaşamaya çalışması da oldukça düşündürücü bir hal almıştır.
İklim değişikliği 2050’ye kadar küresel gıda fiyatlarının yüzde 3 ve 84 arası yükselmesine neden olacak, bu da gıda üretimi ve güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Güncel olarak dünya çapında 800 milyondan fazla insan şiddetli kötü beslenme koşullarından muzdarip ve yaklaşık 36 milyonu gıda kıtlığından yaşamını yitiriyor.
Gıda satın alınmadan önce bile hatalı ambalaj, taşımacılık esnasında kalite kaybı ve uygunsuz soğutma ve saklama altyapılarından kaynaklı israflar yaşanabiliyor. Bilinçsiz tüketim anlayışı, satış ve pazarlama sektöründeki ilerlemeler, ürün cazibesinde artış, albenili reklam etkisi, beslenme kültüründeki eksiklikler, sosyal ve kültürel faktörler gibi nedenlerle gereksiz, amaçsız ve yararsız şekilde edinilmiş, ihtiyaç fazlası olan tüketim malzemelerinin geri dönüşümünün sağlanamaması da, problemin çözümü için ayrı bir handikap oluşturmaktadır.
Yüksek gelirli ülkelerdeki tüketiciler, satın aldıkları meyve ve sebzelerin yüzde 30’unu israf ediyor. Bu sorunun önüne geçilebilmesi için, tüketim amacıyla, ancak ihtiyaç fazlası olarak alınan ve bu nedenle potansiyel israf adayı olan gıdaların edinimine yönelik bilinçli tüketim kültürünün daha ilk çağlardan itibaren bir kültür anlayışı olarak öncelikle yerleştirilmesi gerekmektedir.
Gıda israfı sorununun çözümüne yönelik kampanyalara, eğitim ve teşviklere ağırlık verilmesi halinde de israf oranlarında kayda değer bir azalma olduğu gözlemlenmiştir. Geri dönüşümü mümkün olanlar için geri dönüşüm alternatifleri değerlendirilmeli, en kötü ihtimalle, geri dönüşümü mümkün olmayan ihtiyaç fazlası gıdaların sahipli veya sahipsiz hayvanlara yiyecek olarak değerlendirilmesi de ayrıca düşünülmelidir. Hem ekonomik açıdan hem de çevresel açıdan, gıda israfını azaltmaya mecburuz. Gıda israfı konusunda tüketici bilinci arttırılmalı ve gerekli hassasiyet oluşturulmalı.