Yapılan araştırmalara göre bir kadın bir gün boyunca vücuduna yaklaşık 515 farklı kimyasal uygulamaktadır. Kozmetik ürünlerde bulunan kimyasalları hayatımızdan çıkarmak oldukça zor gibi görünse de yeterli bilince sahip olduktan sonra ciddi oranda azaltmak mümkün. Sağlıklı olabilmek adına hem beslenmemizde hem de kullandığımız kozmetik ürünlerde seçici davranmalıyız. Ne yazık ki bugün piyasada bulunan ve büyük beğeni toplayan kozmetiklerin çoğu sentetik ve toksik maddeler barındırmaktadır. Bu nedenle kozmetik ürünlerin zararları konusunda bilinçli olmak oldukça önemli.
Bir kozmetik ürünün eğer organik sertifikası var ise o ürünün gerçekten saf ve temiz olduğundan emin olabiliriz yani o ürün %95 oranında kimyasallardan arındırılmıştır. Bu nedenle ürün ambalajı üzerinde doğal ibaresi görüldüğü takdirde gerçekten doğal olup olmadığını anlamak için ambalaj üstünde sertifika sembolü arama yoluna gidilebilir.
Neredeyse tüm kozmetik ürünlerin içerisinde bulunan ve methylparaben, butylparaben, ethylparaben ve propylparaben gibi farklı formlarda kozmetik ürünlerinin içinde yer alabilen paraben maddesi, bakteri, küf oluşumu engellediğinden ürünlerin raf ömrünü uzatmaktadır. 2004 yılında İngiltere’de Dr. Philippa Darbre tarafından yayınlanan makalede kanser hastalarından alınan biyopsi örneklerinde paraben maddesine rastlanıldığı belirtilmiştir. Dr. Darbre makalesinde, 20 meme kanseri hastasından toplanan dokularda 20ng/g paraben biriktiğini tespit ettiğini açıkladı. Konuyla ilgili yapılan diğer çalışmalar da parabenin meme kanseri riskini artırdığına yönelik sonuçları desteklemektedir.
Ardından 2006 yılında Japonya’da yapılan bir araştırma da, metilparabenin UV ışınlarına maruz kalındığında deride oluşabilen hasarları artırdığı sonucunu ortaya çıkardı. Türkiye’de ise 2011 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklama tüm bu çalışmaları yalanlar nitelikte. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; Parabenler, ilaçlarda ve kozmetik ürünlerde antimikrobik etkileri nedeniyle 1924’ten beri tüm dünyada, koruyucu amaçlı ve çok düşük dozlarda yardımcı madde olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Parabenlerin kimyasal yapılarına göre metil, propil, bütil paraben gibi türevleri bulunmaktadır. Parabenler insan vücudunda östrojen hormonuna benzer etkiler göstermektedir. Ancak bu etkileri, östrojenin binde biriyle 10 milyonda biri kadardır.
İlaçta ve kozmetikte en çok kullanılan metil parabenin etkinliği, östrojen etkinliğinin 2 milyon 500 binde biri kadardır. İlaçlarda ve kozmetik ürünlerde bulunan miktarıyla östrojenik etki göstermediği kabul edilebilir. Bu nedenle kanserojenik ve endokrin bozucu etki göstermesi beklenmemektedir. Ayrıca, parabenler ilaç veya kozmetik olarak kullanıldığında çok hızlı bir şekilde parçalanarak vücuttan idrarla atılır. Ağız yoluyla alındıklarında ise midedeki asit ortamı nedeniyle parçalanmaları yüksek olup kana geçen miktarı yok denecek kadar azdır. Bu maddenin vücutta toksik etki yaratacak ölçüde biriktiğini gösteren ve insanlarda doğrudan kanser oluşturmasına yönelik kanıtlanmış bilimsel veri bulunmamaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarla konu bilim dünyası tarafından yakından takip edilmektedir.
PEG, polietilen, polioksietilen, polietilen glikol, nonoksinol, oksinol, polisorbat 60 ve polisorbat 80 kimyasallarında bulunmaktadır. İlaç sanayiinde, kozmetiklerde, bazı boyalarda, deterjanlarda ve plastik kaplarda kullanılır. Dioksin uzun süreli kullanımlarda vücutta birikerek kansere neden olabilmektedir. Köpürme özelliği olan temizleyicilerde, şampuanlarda ve banyo köpüklerinde PEG, oksinol, nonoksinol, polisorbat 60 ve polisorbat 80, polietilen, polietilen glikol, polioksietilen, -poli ya da -oksinol gibi ifadelerle yer alabilmektedir. Özellikle etilen oksit bebek şampuanlarında tahrişi azaltmak için yoğun miktarda kullanılmaktadır.
Kozmetik ürünlerin içerik kısmında yer alan FD&C ve D&C yazıları bu ürünler içerisinde yapay renklendirici kullanıldığını gösterir. Petrol ve türevi maddelerden elde edilen bu sentetik renklendiriciler, kanserojen madde kategorisine giriyor ve insan sağlığını ciddi ölçüde tehdit ediyor. FD&C ile başlayarak yazılan (örneğin FD&C Orange 5 Lake benzeri) renklendirici maddeler üzerinde yapılan araştırmalardan sonra bu maddelerin kesinlikle kanserojen olduğu açıklandı. Bu sentetik boyaların içinde ayrıca kurşun, alüminyum, potasyum ve baryum rujdaki renklerin akmasını ve bulaşmasını önlemek için sabitleyici bir madde olarak kullanılıyor.
Kısa adı ile SLS, yani sodyum lauryl (loril) sülfat, şampuan, diş macunu, traş kremi, ağız gargarası, sabun, çamaşır deterjanı, akne ilacı, yüz temizleyici, duş jeli, banyo köpüğü gibi temizleyici kişisel bakım ürünlerinin yüzde 90’ında kullanılan bir madde olarak karşımıza çıkıyor. Sağlığa zararlı maddelerden biri olarak gösterilen SLS cilt ve göz iritasyonuna neden oluyor.
SLS köpük oluşturmada ve sabit veya uçmaz yağ emülsiyonu yapmakta kullanılan jelatindir. Ağız ülseri, cilt iltihabı, kafa kaşıntısı, cilt kuruluğu, gözlerin yanması gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Amerika Zehir Bilimleri Birliği, SLS’nin protein değiştiren özellikleri dolayısıyla hücre zarlarında bozunmaya yol açtığını ayrıca bu ürünlerin az kullanımında bile ciltte önemli oranlarda hasarlar oluşabileceğini bildirmektedir.
Özellikle pudralarda, göz farlarında, bronzlaştırıcılarda, allıklarda, dudak koruyucularında ve bebek pudralarında bulunmaktadır. Araştırmalar bu maddenin kansere neden olduğunu göstermiştir. Geçtiğimiz günlerde Johnson & Johnson şirketinin talk pudrası kullanılmasına bağlı olarak yumurtalık kanserine yakalandıklarını iddia eden 22 kadına toplam 4 milyar 650 milyon dolar tazminat ödemesi gündeme geldi.
BHA&BHT, birçok kozmetik ürünün içeriğinde de koruyucu olarak bulunmakla birlikte aynı zamanda gıdalarda da katkı maddesi olarak bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, BHA ve BHT’nin uzun süreli kullanımı alerjik reaksiyonlara neden oluyor.
Phthalates isimli kimyasal, plastik içeriğini yumuşatmak amacıyla kullanılır. Özellikle oje, parfüm, losyon ve saç spreylerinden kullanılan ftalat, meme kanseri riskini artırır aynı zamanda ergenlik çağındaki kadınlarda göğüs gelişimine zarar verir.
Sabun, şampuan, duş jeli, şampuan, oje ve kirpik yapıştırıcı gibi kozmetik ürünlerinde bulunan formaldehitin kozmetik ürünlerine eklenme sınırı yasal olarak maksimum %0,2 seviyelerinde. Yine de formaldehite uzun süre maruz kalmak, solunum sistemini tahriş ediyor, astımı tetikliyor ve bağışıklık sistemine zarar veriyor.
Maskara ve tırnak cilasında bulunan formol, kanserojen bir maddedir. Özellikle polyquaternium-15, DMDM Hydantoin ve Diazolidinyl Üre’de bulunur. Bu maddeler cilt üzerinden ve tırnak köşelerinden vücuda nüfuz eder. Manikür ve pedikür sırasında da formola maruz kalınabilir.
Göz farlarında, cilt toniklerinde, şampuanlarda, yüz pudralarında, rujlarda ve dudak koruyucularında bulunmaktadır. Bu pigmentler kömür katranından yapılan sentetik renklerdir ve ağır metal tuzlar içerirler. Çalışmalar bu maddelerin neredeyse tamamının kanserojen olduğunu göstermektedir. Özellikle ksantan, monoazoanilines, fluoran ve indigoitler gözenekleri tıkayan bir etkiye sahiptir.
D&C kırmızı pigmentler daha çok yüzü pembeleştirmede kullanıldığı için elmacık kemikleri bölgesinde oluşan aknelerden sorumludurlar. En tehlikeli olanı D&C Red No. 9’dur. Doğal kırmızı bir pigment olan karmen gözenekleri tıkamazken allıklarda D&C kırmızı pigmentler kadar güzel sonuçlar vermektedir. Yüz nemlendiricilerinde ve güneş koruyucularında bulunmaktadır.Yapılan araştırmalar cilt kanserine neden olabildiğini göstermektedir.
Nemlendiriciler, yüz temizleyicileri, tonikler, göz kremleri ve serumlarda bulunmaktadır. Organik ve yarı organik kozmetik markalarının çoğu fenoksietanolü greyfurttan elde etmektedirler. Bu nedenle doğal ürünlerin etiketlerinde fenoksytanol yazısının görülmesi zararlı olduğu anlamına gelmemektedir. Güneş kremlerinde kullanılan bir kşmyasal olan oxibenzonun temel özelliği ultraviyole ışığı emmesidir. Oxybenzone bunun yanında hormon düzenini bozmasıyla ve kanser oluşumuna sebep vermesiyle bilinir. Çok zararlı bir kimyasal olan Oxybenzone cildi tahriş eder, kan dolaşımına karışır ve vücutta östrojen hormonu gibi davranır. Bununla beraber alerjik reaksiyonları tetikleyebilir.
Yapılan araştırmalar, vücutta fazla miktarda oxybenzone birikiminin ciddi sağlık sorunlarıına yol açtığı belirlenmiştir. Farklı bir araştırma, yaşlı kadınlarda oxybenzone’un fazla bulunmasının endometriosis hastalığını tetiklediği belirlenmiştir. Hamilelikte fazla miktarda alınan oxybenzone’un düşük kilolarla doğumlara yol açtığı tespit edilmiştir.
Kozmetik ürünlerin içeriğinde bulunan kimyasallardan olan petrokimyasallar, isopropyl alcohol (ya da isopropanol), metil alkol (methyl alcohol ya da methanol), buthyl alcohol (butanol), ethyl alcohol (etil alkol ya da ethanol) formları ile ürün içeriklerinde yer almaktadır. Petrokimyasalların böbrek, beyin ve solunum sistemi için zararlı olabileceği biliniyor. Petrokimyasalların deri yoluyla emilerek vücudagirdiklerinde uzun vadede oldukça zararlı etkileri bulunuyor. Antibakteriyel özelliği olduğu belirtilen triklosan özellikle sıvı sabun, diş macunu gibi birçok ürünün içerisinde bulunuyor ve bu madde, vücutta bulunan zararlı bakterileri yok ettiği gibi faydalı bakterileri de öldürerek sağlığa zarar veriyor. Ayrıca triklosan, sularda bulunan klor maddesiyle etkileşime girerek kanserojen maddeler olan kloroform ve dioksine dönüşebiliyor ve cilt tarafından emildiklerinde ise doğrudan kanserojen etki yaratabiliyorlar.
Triklosanın egzama hastalığına yol açmasının yanı sıra tiroit hormonları üstünde de olumsuz etkileri bulunuyor. Bunun yanında antibakteriyellere dayanıklı yeni bakterilerin gelişmesine de yol açabiliyorlar. Temizleyici ve nemlendiricilerde, güneş koruyucularında, göz makyajı temizleyicilerinde, göz kremlerinde, fırçalarda, bronzlaştırıcılarda, göz farlarında, dudak koruyucularında ve akne tedavi ürünlerinde bulunmaktadır. Cildin kaplanmasına ve gözeneklerin tıkanmasına yol açarak plastik bir ambalaja sarılma etkisinde bulunmaktadır.
Dudak koruyucularında, dudak parlatıcılarında ve nemlendiricilerde bulunmaktadır. Koyun yününden elde edildiği için bu yönde kullanılan kimyasallar lanonili bozabilmektedir. Cilt gözeneklerini tıkayarak akneye neden olmaktadır. Sentetik olarak üretilmiş esansların ilave edildiği ürünler cildi tahriş ederken aynı zamanda hormon düzensizliğine neden olurlar ve anne sütünü, vücut yağlarını, göbek kordon kanını ve çevreyi ciddi manada kirletirler. Bu ürünleri solumak da astım hastalığını tetikleyebiliyor, aynı zamanda bağışıklık ve sinir sisteminde de tahribata neden olabiliyor.