İklimin değişmesinde beşeri sebeplerin %90 oranında olduğu, uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır. Bu alanda yapılacak olan çalışmaların, ilk olarak insanın bu durumun farkına varması şeklinde olması önemli olacaktır. Nükleer enerji ve iklim değişikliği söz konusu olduğunda, bir kere daha doğanın insanlar tarafından nasıl tahrip edildiği ortaya çıkmaktadır. İnsanların doğa ile iç içe olması, doğaya zarar vermeden yaşaması; yaşanan gelişmeler ile çeşitli araçların ve sistemlerin oluşmasıyla mümkün olmamaktadır. Gelişmek uğruna doğadan vazgeçen insanlar, yaşamlarını sürdürebilecekleri bir doğa bırakmak için uğraşmamaktadır. Yalnızca bugünü düşünmek, doğanın zarar görmesine yetmektedir. Her anlamda zarar gören doğa, gelecek nesillerin tehlike altında olduğunun habercisidir.
İnsanların her geçen gün ihtiyaçlarının artması ve yaşanan gelişmeler ile bu ihtiyaçların şekillendirilmesi söz konusudur. Nükleer enerjide bu ihtiyaçlardan yola çıkarak ortaya çıkarılmış olan bir kaynaktır. Atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji türü olan nükleer enerjinin doğa dostu olduğunu söylemek mümkün değildir. Kitlenin enerjiye dönüşümünü ifade eden bir formülle ilişkilendirilmiş olan nükleer enerji, üç nükleer reaksiyondan biri ile oluşabilir. İlk olarak füzyon tanımının yapılması gerekirse; atomik parçaların birleşme reaksiyonudur diyebiliriz. Fisyon için ise atom çekirdeğinin zorlanmış olarak parçalanması olduğu şeklinde tanımlanabilir. Yarılanma kavramının tanımı; çekirdeğin parçalanarak, kararlı hale geçmesi ile yapılabilir. Doğal yavaş fisyon da denilmektedir. Yani çekirdeğin yavaş yavaş parçalanmasıdır. Nükleer enerji ve iklim değişikliği arasındaki ilişkinin negatif yönlü olması ise bu şekilde bir süreçten geçen atomun, herhangi bir yanlışlık olması halinde yüzlerce yıl düzelmeyecek şekilde, büyük tahribatlar yaratıyor olmasıdır.
Ağır radyoaktif maddelerin, nötron bombardımanına tutularak daha küçük atomlara ayrılmasına fisyon denmektedir. Hafif olan radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomları meydana getireceği nükleer tepkimelere ise füzyon tepkimesi adı verilmiştir.
Nükleer enerji 1896 yılında, Becquerel tarafından radyoaktif ışınların fark edilmesi ile keşfedilmiştir. Nükleer enerji üretimi için çok profesyonel bir çalışmasının olması şarttır. Gerekli teknolojinin sağlanması ve ardından bu alanda başarılı olan, deneyimli olan kişilerin bu üretimi yapması gerekmektedir.
Nükleer enerji ve iklim değişikliği göz önünde bulundurulduğunda, nükleer enerjinin herhangi bir hata sonucu patlaması ya da atıklarının gerektiği şekilde muhafaza edilememesi, doğanın tahrip olmasına yol açmaktadır. İnsanlar bunun bilincinde olup, nükleer enerjinin kullanımında gerekli teknolojik yeterlilikler olmaması halinde karşısında durmalıdır.
İnsanların her geçen gün enerji ihtiyaçlarının artması ile bu enerji kaynağının büyük bir enerji açığa çıkarıyor olmasından ötürü ilgi artmıştır.