Yaşamaya devam edebilmek, aynı zamanda sağlığımızı koruyabilmek için çeşitli kaynak arayışlarımız başladı. İnsanlar bu konuda bilinçlendirilmeye çalışıldı. Tüm bunların yanı sıra doğal kaynaklarımızın azalabileceği ya da tükenebileceği konusunu ön plana çıkarabilmek için farkındalık projeleri yapıldı.
Fakat hali hazırda elimizin altında her geçen gün tükenen kaynakları yenilemeye yetmedi. Bir süre sonra yapılan çalışmalar sonucunda sürdürülebilir kalkınma ortaya çıktı. Bu kavram sürdürülebilirlik analizi ile yapılan çalışmaları destekleyecek ve takip edecekti.
Sürdürülebilir kalkınma yaşadığımız dönemde ihtiyaçlarımızı karşılayabilmemiz demektir. Fakat kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan doğal kaynakları tüketmemeli ve haklarına engel olmayacak şekilde planlamalıyız.
Kısacası bu kalkınma planının hem günümüzün hem de geleceğimizin ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu söyleyebiliriz. Kalkınma planı üç farklı temel bileşen altında toplanıyor. Bu bileşenleri; çevre, sosyal yapı ve ekonomi olarak sıralayabiliriz. Bu üç bileşeni asla birbirinden ayrı tutamayız. Bir ülkenin sosyal ve ekonomik politikaları, çevresel faktör ve stratejileri ile birleşerek sürdürülebilir kalkınmayı oluşturur. Her biri diğeri ile bağımlıdır. Birisini diğerinden arka planda tutmamız imkân dâhilinde değildir.