Erozyon toprağın aşırı ve yoğun olarak işlenmesinden kaynaklanır. Düzensiz yağışlar, dağınık ve düzensiz yerleşme, Kaçak ağaç kesimleri, iklimin etkisi, ormanların yok edilmesi, meraların tahrip edilmesi, toprağın eğime paralel sürülmesi erozyonun olmasına kaynak olan etmenlerdir. Fakat önlenemez ve önüne geçilemeyen unsurlar değildir.
Erozyon verimli toprakların çeşitli etkenlerden dolayı aşınıp yok olmasıdır. Aşınmasını ve yok olmasını sağlayan etkenler kuvvetli rüzgarlar, Çok uzun süren yağışlar ve akarsu gibi etkenlerin devreye girmesiyle erozyon meydana gelecektir. İklim faktörleri, bitki örtüsü, toprağın yapısı da erozyonun şiddetini belirleyen unsurlardan biridir.
Erozyonu önelyebilmek için ormanları korumak, yeterince ağaçlandırma yapılmalı, araziler enine sürülmeli, çıplak ve eğimli yerlere teraslama yapılmalıdır. Tarla açma gibi sebeplerden dolayı ormanlar tahrip edilmemelidir. Rüzgarın çok etkili olduğu alanlara, hızını azaltmak için engeller yapılmalıdır. Akarsu yatakları ıslah edilmemelidir. Halk bu konuda yeterince bilinçlenmeli ve erozyona karşı önlem almak için tedbirler almalıdır.
Çıplak olan araziler ağaçlandırılmalıdır. Barajların su toplanma alanları ağaçlandırılmalıdır. Toprağın fiziksel ve kimyasal nedenlerden dolayı çölleşmesini önlemek için ağaçlandırma yapılmalıdır. Erozyondan korunma, rüzgârın, yağmurun, sel suyunun ve orman yangınının etkilerinden sonra, açığa çıkan toprağın korunmasında hayati bir öneme sahiptir.
a- Bitki Örtüsü: Erozyonun önlenmesinin en basit ve en doğal yolu bitki örtüsünün ekilmesi ve yaygınlaştırılarak, çoğaltılmasıdır. Bitki örtüsü toprağı stabilize eden erozyonu önleyen ana kaynağı oluşturur. Çıplak toprak erozyonun iki ana sebebi olan rüzgar ve su tarafından kolayca aşınır ve temizlenir. Bitkiler, çim ve çalılar yere alçak yayıldıkları ve toprağı tamamen kapladıkları için gövdeleri ve kökleri vasıtasıyla toprağı bir arada tutar, yaprakları ise yağan yağmuru bir şemsiye gibi karşılayarak toprağın parçalanmasını ve bu şekilde aşınarak zarar görmesini engeller. Mümkünse, bu bitkilerin hakim rüzgara karşı dikilmesi gerekmektedir.
Ancak bu yöntem zeminin düz veya daha az eğimli olduğu yerlerde sorunu çözmek için yeterli olabilirse de, dik yamaçlar daha hızlı aşındığı için, daha fazla korumaya ihtiyaç duyarlar.
b- Geotekstillerin kullanılması da oldukça etkili bir yöntemdir. Bitkiler gibi toprağı stabilize eder. Ayrıca büyüyen bitki örtüsüyle birlikte kullanıldığında, daha da etkili olabilmektedir.
c- Malç / Gübre: Toprağa bir malç tabakası uygulayarak malç yapmak, toprağı yağmurun olumsuz etkisine karşı koruması ve toprağın sıcak kalmasını sağlaması nedeniyle toprağın yavaşça ıslanmasına ve erozyonu önlemeye yardımcı olan PH seviyelerini yeniden kazanmasına imkan sağladığı için oldukça etkili bir yöntemdir. Bu yöntemle, yamaçlarda bitki örtüsü tutunacağı ve toprağa ağırlık basacağı için tohumları ve taze bitkileri yıkayarak yıkacak, ayrıca, suyun akışını azaltarak emilimini de yavaşlatacaktır. Bu yöntem bitki örtüsü ekimi önlemine ek olarak, başka bir koruma katmanı olarak kullanılabilir.
d- İstinat Duvarları: Suyun kontrolsüz akmasını ve toprağa zarar vermesini önlemek için yamaç boyunca uzanan ve erozyon alanı etrafında teraslar oluşturacak şekilde istinat duvarları oluşturulabilir. Su akışı daha fazla erozyona yol açar ve diğer yöntemlerle birlikte kullanılırsa, istinat duvarları toprak erozyonunu önlemek için çok etkili bir yol olabilir.
İstinat duvarı ve teras inşa etmek erozyonu nasıl önler?
Eğimin tabanındaki bir istinat duvarı, toprağı tıkayacak ve bu sayede çökmeyi yavaşlatacaktır. İstinat duvarını beton bloklardan, taş ve kayalardan veya ahşaptan inşa edebilirsiniz. Ancak ahşap kullanılacak ise, yapısı gereği çürümeyi önlemek için sadece koruyucu madde ile işlenmiş ahşap kullanılması gerektiği ve ayrıca bu tür yapıları oluşturmak için yerel yönetim izni ve onayı gerekebileceği de unutulmamalıdır.
e- Arazinin tipi, doğal yapısı, eğimi, konumu, suyun akış yönleri ve akışın kontrolü gibi özellikleri gözetilerek arazinin yetenek ve potansiyeline göre toprağın kullanımı da erozyondan korunma bakımından ayrıca önemlidir.
f- Ağır su akışı olan bölgeler yeraltı delikli drenaj borusu takılmasını da gerektirebilir. Yine mümkünse erozyon önlemine ek olarak ve su israfının da önüne geçilmesi için, gerekirse sulama azaltılarak damla sulama sistemi kurulmalı ve suyu doğrudan köklere vererek, bir seferde yalnızca az ve yeterli miktarda daha az su kullanılmalıdır. Bu sayede toprağın taşınması için yüzey boyunca yoğun ve hızlı su akışına her hangi bir olumsuz ek katkı sağlanmamış olacaktır.
g- İnsanlar, hayvanlar ya da makineler toprağın üzerinden özellikle ıslak iken geçtiğinde, toprağı aşağı doğru yoğun bir tabakaya sıkıştırırlar. Sıkıştırılmış toprak ayrıca bitki köklerinin kırılmasına neden olduğu için bitkilerin toprak üzerine yayılımını ve yerleşmesini zorlaştırır. Su, sıkıştırılmış toprakta akıcılık ve hız kazandığı için, erozyonu artırabilecek daha fazla kuvvet üretir. Bu nedenle toprağın sıkışmasından da özenle kaçınmak gerekmektedir. Çünkü toprağın sıkışması her zaman erozyona yol açar. Bunun için de kompost veya gübre eklenmesi, toprağı daha gevşek kümeler halinde parçalayan solucanları çekerek de erozyondan korunmaya yardımcı olabilir.
h- Sığır, koyun gibi otlak ihtiyacı olan hayvanların yıl boyunca otlatılmasına izin verilirse otlak arazileri sağlıklı ve erozyona karşı dayanıklı olmayacağından, mümkünse, hayvanların her zaman nehir kenarlarından ve aşırı derecede aşınmış topraklardan uzak tutulması gerekmektedir.