Küresel anlamda kamuoyunun sürdürülebilirlik kavramıyla tanışması Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında yayımladığı “Ortak Geleceğimiz” isimli rapor sayesinde oluşmuştur. Bu raporda sürdürülebilirliğin tanımı şu şekilde yapılmıştır: İnsanlık; doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir.
Teknolojiyi, bilimi, iklimi, doğal kaynakları doğru şekilde analiz edip planlayarak kullanmak, bu dengenin sağlanması için önem taşıyor.
Sürdürülebilirlik kavramı doğrultusunda insanlar enerji kaynaklarında iyileştirmeye gidiyor. Fosil yakıtların neden olduğu çevre zararlarını azaltmak için tüm dünya sürdürülebilir enerji kaynaklarına yöneliyor. Güneş enerjisine yönelimin artması da aynı sebepten kaynaklanıyor.
Çevre insanların yaşaması için gerekli olan bütün doğal kaynakları sağlamaktadır. Ancak bu kaynaklar sonsuz olmadığı için şimdiki nesiller ile gelecek nesiller arasında dengeli bir paylaşım zorunludur. Dengeli bir paylaşım sürdürülebilir bir yaşam demektir. Ekolojik anlamda sürdürülebilirliğin ikinci koşulu ise çevre kirliliğinin asgari düzeyde tutulmasıdır. Günlük hayatta yaptığımız birçok aktivite başta küresel iklim değişikliği olmak üzere birçok çevre sorununa yol açmaktadır.
Sürdürülebilirlik kavramı doğrultusunda enerji kaynakları açısından da geliştirme çalışmaları sürüyor. Sürdürülebilir enerji kaynakları adı altında yer alan bu başlıklar arasında güneş enerjisinin yanı sıra rüzgar, su, dalga gibi çok sayıda seçenek yer alıyor. Bu enerji kaynaklarının doğal olarak elde edilmesi ve yakıt gerektirmiyor olmaları çevreye zarar vermeden enerji üretimi sağlıyor. Fosil yakıtlar gibi nedenlerden kaynaklanan çevresel etkileri en aza indirecek olan sürdürülebilir enerji yöntemleri dünya çapında daha fazla kullanılması adına çalışmaları devam eden enerji kaynağı alternatifleri arasında yer alıyor.
Sürdürülebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi adına süren çalışmalar sonucunda bu kaynaklardan büyük ölçekte yeterli olacak kadar enerji üretmek mümkün hale gelmiştir. Evlerde su ısıtma ve elektrik ihtiyaçları için kullanılmakta olan güneş panelleri buna örnek olarak gösterilebilir. Bu panellerin daha büyük alanlarda kullanımı ise üretim gerçekleştiren fabrikalarda dahi kullanılmaktadır.
Güneş enerjisi ile birlikte rüzgar enerjisi de elektrik üretimi için tercih edilen yenilenebilir enerji kaynakları arasındadır. Rüzgar türbinleri, rüzgarın fazla olduğu yerlerde kurularak doğa olaylarından faydalanmayı sağlamaktadır.
Birçok kesim sürdürülebilirliği ve uygulamalarını sadece çevreci bir perspektifte ele almaktadır ancak sürdürülebilir kalkınma metodları ile elde edilen kalkınma dinamiği, sürdürülebilir bir yaşam tarzı ile desteklenir ise ortaya biraz ütopik sayılacak bir toplum çıkacaktır.