Dünyanın dört bir yanında yenilenebilir enerji için çalışmalar hız kazanmış durumda. Çünkü artık fosil yakıt kaynaklarıyla belirli bir sınırdan sonra daha fazla enerji üretilemeyeceği ve bu yakıtlar yakıldığında çıkma yan ürünlerin çevreye ne kadar zararlı olduğu anlaşıldı. Dünyada hala petrol rezervleri mevcut ancak bu şekilde birincil enerji kaynağı olarak kullanılmaya devam ederlerse 50 yıl içerisinde tükenecekleri öngörülüyor. Bakıldığında 50 yıl ortalama bir insan ömründen bile az. Hal böyle olunca alternatif enerji kaynakları konusundaki çalışmalar hızlandı.
Genelleme yapıldığında yenilenebilir enerji kaynakları rüzgar enerjisi, hidrotermal enerji, hidroelektrik enerjisi, güneş enejisi ve gel-git enerjisi şeklinde söylenebilir. Mesela Türkiye’nin güneşli geçen gün sayısı bir yıl içinde fazla. Böyle bir durumdayken güneş enerjisinden rahatlıkla yararlanılabilir. Başka bir örnek de rüzgar enerjisi için. Avrupa ülkeleri coğrafi özellikleri gereği rüzgar enerjisi üretiminde ön sıralarda, özellikle Hollanda.
Rüzgar-Hidroelektrik Santrali projesi yukarıda bahsedilen dönemsel enerji üretimi sorununa çözüm olarak sunuldu ve 2017 aralıkta pilot proje olarak hayata geçirildi. Bu proje kapsamında tasarlanan rüzgar türbinleri ile rüzgarlı olduğunda rüzgardan enerji; olmadığında türbinleri su bataryası olarak kullanmak amaçlanıyor. Pilot santral, hem rüzgardan hem de sudan en yüksek verimi alabilmek için Almanya’daki Swabian-Franken ormanının en yüksek tepesine kurulmuş. Faaliyete geçme tarihi olarak 2018’in sonları hedef gösteriliyor. Yenilenebilir enerjide dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Almanya’nın bu proje ile hedefi 20 yıl sonrasında %45-50 oranında bir enerji üretimini bu kaynaklardan sağlayabilmek.